8 Nisan 2017 Cumartesi

7 Haziran Sonuçları Üzerinden Referandum Tahminleri

16 Nisan üzerine birçok yazı okumak, birçok tartışma dinlemek mümkün. Referandumla ilgili içerik sayısının bu kadar fazla olması kaliteyi de her zaman yanında getirmiyor elbette. Evet cephesinin komple yalan ve popülizm üzerine kurduğu kampanya, iki cephe için de geçerli olan sınırlı argümanlar ve içi boş konuşmalarla birleşince tahammül etmesi zor bir süreç ortaya çıkıyor.

Bütün bunlardan uzaklaşıp sadece çıkacak sonuç üzerine bir öngörü oluşturmak isteyenlerin başvurduğu adres olan anketler ise sadece Türkiye'de değil dünya genelinde tokat üzerine tokat yedi geçtiğimiz 1-2 yılda. Brexit ve Trump, anket şirketlerinin güvenilirliğini tartışmaya açtı. Türkiye'de ise durum daha vahim. Çoğu şirketin bağımsız olmadığı ve muhtemelen sahaya dahi inmeden manipülatif sonuçlar yayınladığı bir gerçek. Rastgele bir anket şirketinin '%58 evet çıkacak' demesiyle bir vatandaşın kendi küçük çevresinden yola çıkarak %58 hayır çıkacağını iddia etmesi arasında fark yok yani.

Peki bir tahmin yapmak için elimizde ne kaldı? Elbette geçmiş sonuçlar. Değiştirilemez, spekülasyonlardan uzak birebir rakamlar. Bir referandum projeksiyonu için genel seçim sonuçları ne kadar sağlıklı bir ön veri sağlar? Belki çoğu ülke için tutarsız olması mümkün ama Türkiye gibi siyasi yaşamın sadece partiler üzerinden yürüdüğü; sivil toplum kuruluşları ve sendikaların politik sürecin özgür ve aktif bir parçası olması gerekirken iktidar tarafından yaşam alanlarının daraltıldığı ve bundan önemlisi çoğunluğunu bağımsız düşünme yetisinden uzak vatandaşların oluşturduğu bir ülkede partilerin oy miktarları ve açıkladıkları referandum kararları belirleyici olacaktır elbette.

16 Nisan'a gelecek olursak...Hayır çıkacağını savunan isimler tahminlerinin detayını açıklamaları istendiğinde ''AKP'li olan çok tanıdığım var hepsi hayır diyecekmiş'', ''MHP'de Bahçeli'yi dinleyen yok'', ''Saadet hayır diyor, milli görüşçüler onları takip eder'' gibi cümleler sarf ediyorlar. Belki bunlara gerçekten inanıyorlar, belki de kendilerini avutuyorlar, bilemiyorum. Eğer kendi çevrelerindeki sağ seçmenden yola çıkarak çıkarım yapıyorlarsa bu biraz Çankaya'da ya da Kadıköy'de sandıkların başında bekleyip ülke genelindeki oyların korunmasına katkı yaptığını düşünme yanılgısına benziyor. Yine bu cümleleri sarf edenler aslında farkında olarak ya da olmadan belirleyici etkenin sağ seçmen olacağını belirtmiş oluyorlar.

Demem o ki, Türkiye geneli sonuçları ele alıp ''3 puan oradan gelse, 5 puan şuradan gelse'' diyerek tahmin yapmak pek mantıklı değil. Haritayı illere göre parçalayarak incelemek daha tutarlı bir öngörünün kapısını açacaktır. Bu parçalamanın yararı ise bu referandum özelinde MHP seçmeninin genel tutumunu öngörmekte karşımıza çıkacak. Eğer muhalif kanat, taban üzerinde bir ağırlık oluşturabildiyse partinin resmi tutumu olan evetten bir miktar hayıra kayma olacak. Bu kaymanın miktarı da muhtemelen referandumun sonucunu belirleyecek.

MHP'lilerin kararı üzerine yapılan tahminler ''Türkiye geneli'' olduğu sürece tıkanmaya mahkum. Örneğin, 'tabanın %70'si hayır' diyor tahmini; İç Anadolu - kıyılar arasındaki seçmen ağırlığı ve eğilimi farkını içeriyor mu, şüpheli. Kıyılardaki MHP'lilerin hayıra yönelmesi daha muhtemelken, iç bölgelerdeki seçmenden bir kopuş beklemek biraz hayalcilik. Bu durumun partideki Bahçeli - muhalifler kavgasıyla da alakası yok, iç bölgelerdeki AKP'yle geçişkenliği daima yüksek (bkz. 7 Haziran - 1 Kasım) tabanın oy verirken ana gerekçesi anayasa değişikliği paketindeki maddeler değil ''kimler evet diyor, kimler hayır diyor'' olacak. Erdoğan ve AKP'nin de kampanya boyunca bu söylemi ön planda tutması tesadüf değil.

Bu faktörler göz önüne alındığında hayıra inen ilk darbe MHP illere göre parçalanıp incelendiğinde ortaya çıkıyor. Hayır çıkmasını isteyen ve hayır oyu kullanacak biri olarak optimist davranacağım ve bundan sonraki kısımda geçmiş veri olarak 1 Kasım'ı değil, 7 Haziran'ı alacağım. Ortalama evet-hayır tahminlerinde de daima hayırı üst limitten hesaplamaya çalışacağım. Bütün bunlara rağmen en sonda elde edilen rakam ise biraz hayal kırıklığı olacak. Başlayalım.


Yukarıdaki grafikler MHP'nin 7 Haziran'da 100.000'in üzerinde oy aldığı şehirleri gösteriyor. Hayır için iyimser bir kaba hesapla İstanbul ve Ankara'yı %50-%50, kıyıları %34-%66 hayır, iç bölgeleri %80-%20 evet olarak aldığımızda 7 Haziran için bu 23 ilden toplam 2.403.860 hayır oyu geliyor. Geri kalan 58 ildeki oyları da %60-%40 evet olarak dağıtınca da oradan gelen hayır oyu 1.008.094.

Diğer partilerde ise illere göre parçalama metoduna pek gerek yok. CHP ve HDP'nin büyük şehirler hariç oy aldığı yerler zaten sınırlı ve seçmenlerinin duruşu da genel olarak net. AKP'de ise Erdoğan konsolidasyonun dışında kalmayı tercih edecek belli bir grup olsa da ağırlığı muhtemelen düşük. AKP'deki dağılımın %90-%10 olacağını varsaydığımızda 7 Haziran'daki rakamlara göre 1.886.471 AKP'li hayırcı oluyor. Oldukça yüksek bir miktar ve pek de inandırıcı değil. Nitekim iyimseriz ve hayır çıkmasını istiyoruz. O yüzden devam. CHP ve HDP'nin hayır oranlarını da sırasıyla %97 ve %93 alalım. Saadet'in hayır demesine güvenirsek (bana bi' gülme geldi) diğer oylarında hayır %70 civarında oluyor. Yurt dışındaki katılımı %50 (yüksek olduğu yönünde haberler geliyor), oranları da 50-50 olarak aldığımızda karşımıza çıkan tablo şu:


Bu miktarlar toplamda aşağıdaki grafiği oluşturuyor. Yani %48.9 evet - %51.1 hayır.


Hayır için olabilecek en güzel senaryoları kurduğumuzda dahi çıkan oran %51. Daha rasyonel bir bakış açısıyla düşününce evetin oranı %52-53 civarına çıkıyor. Seçmen sayısı 1 Kasım'a oranla 2 milyon artmış ama bu miktar partilerin mevcut oy oranlarıyla orantılı dağılacağı için muhtemelen evet-hayır dengesini bozmayacak. Hayırın ayakta kalması için tek yol 7 Haziran'da %84, 1 Kasım'da %85 olan katılım oranının artması ve bu ekstra katılımın da çoğunlukla hayır odaklı olması.

Burada ''hajum evet çıkacak yeaa'' goygoyu yapmaya çalışmıyorum. Eğer 16 Nisan'da hayır çıkarsa bu bazılarının düşündüğü gibi malumun ilanı olmayacak aksine muhalif cephe için çok büyük bir başarı olacak. Anlatmaya çalıştığım şey bu.

İnsanların kendi yaşamlarının pimini çekmeyeceklerine inanıyoruz, daha doğrusu inanmak istiyoruz. Öyle de bi' ülke işte.