28 Ekim 2023 Cumartesi

Galatasaray Notları & Rizespor: 0 - Galatasaray: 1

Avrupa maçı önü ve arkasındaki lig maçlarındaki olası kötü oyun ve/veya sonuçları Avrupa maçı sebepli yorgunluk, konsantrasyon eksikliği gibi sebeplere biraz kolaya kaçan ve ezber bir yorum. Nitekim yoluna Avrupa'da yoluna devam eden takımlar için özellikle ligin ilk devresindeki lig maçlarının yarısından fazlası bu klasmana giriyor, dolayısıyla bunu geçerli bir bahane olarak görmek yerine hayatın bir gerçeği olarak kabul edip hazırlığın/planın ona göre yapılması gerekiyor. Galatasaray'ın bu seneki Avrupa dönüşü ligi maçları bunun için güzel bir örnek oluşturuyor. Alınan puan olarak birbirinden farklı bitse de efor açısından hepsi zorlayıcı maçlardı Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi maçları ve fikstür şanssızlığı, arkalarından gelen lig maçlarının hepsi deplasman oldu, üstelik de sert deplasmanlar: sırasıyla Başakşehir, Antalya ve Rize. Oyun olarak hiçbirinde üst düzey bir performanstan bahsetmek mümkün değil ancak puan kaybına çok müsait olan bu deplasmanların hepsi kayıpsız geçilmiş oldu bu akşamki Rize galibiyetiyle birlikte. 

Oyun açısından ilk devrede rölantide gözüken bir Galatasaray vardı. Okan Buruk Bayern maçının ilk 11'inden 3 değişiklik yapmış olsa da o maçın fiziksel yükünün takım üstündeki etkisi net bir şekilde gözüktü, ikili mücadelelerde zayıf kalan, kaptığı toplarda rakip yarı sahada hızlı bir şekilde çoğalamayan ve benzer şekilde savunma tarafında rakibin topla orta sahaya geçişine çok kolay müsaade eden bir Galatasaray görüntüsü vardı. Bu durumun skora bir etkisinin olmasını yine ön liberoda Torreira + tandemde Abülkerim - Davinson'un istikrarlı performansı engelledi, oyun temposunun Galatasaray kontrolünde olmasa dahi dengede kalmasını bu üç isim sağladı diyebiliriz. Önde Kerem topa baskı yapan tek isimdi, Zaha birebirler dışında hücum aksiyonlarına dahil olmaya en azından teşebbüs eden bir görüntü gösterdi, Icardi ise topla dahi buluşamadı ilk devrede.

Bayern maçında değişikliklerin gecikmesi sebebiyle golün yenmesinden ders çıkarmış olsa gerek, Okan Buruk bu sefer devrede direk 3 değişiklik yaptı, özellikle orta sahada aksayan Demirbay'ın yerine Kaan'ın oyuna girmesi çok önemliydi. Oyuna giren diğer isimlerden Ziyech, Galatasaray'ın rakip yarı sahada topu tutup çoğalma sıklığını arttırırken, Sergio ise golü getiren isim oldu. Dolayısıyla maçın kırılma noktası kesinlikle devredeki bu değişikliklerdi. 65'te gelen Tete hamlesi de ha keza ileride topu tutma ve dinamizm açısından olumlu etki sağladı. Ekim ayı Galatasaray açısından çok zor bir takvimdi, United deplasmanıyla başlayıp bu maçla biten bu takvimi takım sadece Bayern'de takılarak -orada da ilk 65'te çok etkileyici bir performans göstererek- bitirmeyi başardı. Bayern deplasmanının hedef maç olmadığını hesaba kattığımızda Kasım fikstürü Ekim'e kıyasla daha hafif sayılabilir, içerideki United maçına dek Kasımpaşa-Hatay(D)-Alanya fikstürü var. Derbileri ve zor deplasmanları atlattıktan sonra içeride görece kolay bir rakibe karşı puan kaybı da elbette mümkün ancak kağıt üstünde Galatasaray'ın ligdeki galibiyet serisini Aralık'a taşıması gayet yüksek bir ihtimal gibi duruyor.

24 Ekim 2023 Salı

Galatasaray Notları & Galatasaray: 1 - Bayern Münih: 3

 

Rakibin net favori olduğu maçlarda iyi oyun sonucu gelen mağlubiyetler her zaman çok kalp kırıcı olur, bunun en iyi örneklerinden biri oldu bu maç Galatasaray adına. İlk 60 dakikadaki performansın Galatasaray tarihinin en iyi oyunlarından biri olduğunu söylemek abartı olmaz. Takımın son dönemdeki performansı ve Old Trafford galibiyetinin getirdiği motivasyonla akıllarda bir sürpriz ihtimali vardı ancak bunun Bayern'i sahadan silerek geleceğini kimse öngörmüyordu muhtemelen. İlk 60 dakikanın hikayesi tam olarak buydu, Galatasaray çok etkileyici bir oyunla sahanın her tarafını domine etti. Bu oyunun 1-0 geriye düştükten sonra da aynı ivmeyle devam etmesi başka bir kayda değer faktördü, ilk devrede skor rahat bir şekilde 3-1, 4-1 gibi bir skorla Galatasaray lehine olabilirdi, nitekim ilk 45 dakikadaki 2.14'lük xG de bunun bir göstergesi.

Okan Buruk'un ilk devredeki planı kusursuzdu. Bireysel performansların iyiliği ve takımın genel yüksek motivasyonunun yanında bunun altını çizmeden geçmemek gerek. Bayern geriden çıkarken Kerem'in önderliğindeki ön baskı ve kaptırılan topların ardından topu geride karşılamak yerine hemen kazanmaya yönelik anlayış meyvelerini verdi. Bu planın haliyle merkezinde olan Torreira-Kaan ikilisi muazzam bir ilk devre geçirdi, bu planın takım tarafından özümsenmesi o kadar üst seviyedeydi ki Icardi ve Zaha'nın dahi orta sahada rakibe basarak kaptığı toplar ve sonrasında ürettikleri pozisyonlar oldu. Sahadaki sağlam oyun kurgusu ve yüksek motivasyon bir noktada Beşiktaş maçının da açıklayıcısı oldu, bir takımın performansında 4 gün içinde böyle 180 derecelik bir değişiklik olmayacağına göre derbide takımın ve hocanın aklının bu maçta olduğu belli.

Maçın hikayesinin 65'ten itibaren Galatasaray aleyhine işlediğini söylemek yanlış olmaz. Yüksek eforlu geçen bir 60 dakikadan sonra takımın enerji seviyesi bir anda yere çakıldı, elbette bu noktada Okan Buruk'un geç kalmış değişikliklerinin de payı var. Bu durum Bayern'in fizik kalitesinin çok daha bariz bir şekilde ortaya çıkmasını sağladı ve oyun olarak sahadan silinmiş olsalar dahi, tamamen fizik kalite ve kondisyonla ürettikleri pozisyonlar ile önce 73'te Kane, 79'da Musiala ile birbirine benzer pozisyonlarda golü buldular. Galatasaray adına oyun açısından neredeyse tüm zamanların en iyi performanslarından birinin geldiği bir akşamda bunun 1 puana dahi dönüşmemiş olması elbette üzücü ama uzun vadede böyle bir dominasyonun hem de Bayern'e karşı kurulabileceğinin görülmüş olması hem hoca hem takım için büyük motivasyon kaynağı olsa gerek. Bireysel performanslar açısından ise ilk 11'de olumlu bir şeyler söylenemeyecek tek isim Zaha. Takıma entegre olmuş bir Zaha'nın Galatasaray'ın hücum aksiyonlarını bir üst düzeye taşıyacağını öngörmek yanlış olmasa gerek.

22 Ekim 2023 Pazar

Patriots Notları & New England Patriots: 29 - Buffalo Bills: 25

 

Sezonu daha henüz ortalamamışken kapama noktasına gelen Patriots için yeniden diriliş hikayesi yaratacak bir maç senaryosu yazılmak istense bu kadarı yazılamazdı herhalde: rakip son 3 yıldır kendilerine domine etmiş division rakibi Buffalo, saha şu ana kadarki 3 maçın da kaybedilmiş olduğu Foxborough, iyi bir oyunla çift haneli farkla ilerleyen maç bir anda Buffalo'nun üstünlüğüne geçiyor ve ardından son drive'da bitime 12 saniye gelen touchdown ile galibiyet de geliyor. Bu galibiyet üzerinden takımın tekrardan play-off yarışına girebileceği yorumunu yapmak elbette mümkün değil ama sezona dair motivasyonu ayakta tutmak için içeride Buffalo'ya karşı alınan bir galibiyetten daha iyisi olmasa gerek.

Belichick'in öndeyken oyunu iyi kontrol etme noktasında maharetli olduğunu biliyoruz, özellikle Brady sonrası dönemde düşen kadro kalitesi sebebiyle takımın bu yönü bir nevi zorunluluktan üst düzeyde kaldı. Rush odaklı ve dolayısıyla süreyi yemeyi hedefleyen, bunu yaparken da basit hataları ve top kayıplarını minimize eden bir hücum. Oyununun diğer tarafında ise oyunun tonunu belirleyen, rakibin ritim bulmasına izin vermeyen bir savunma. Son yıllardaki Patriots galibiyetlerinde görmeye alışık olduğumuz bu senaryoyu bu sezon henüz göremememizin sebebi basit idi: ilk 6 maçta -Jets maçı hariç- galibiyet bir kenara dursun maç içinde önde oldukları süre dilimi bile limitliydi. İlk çeyerekte gelen interception'un da katkısıyla 10-0'un bulunması Belichick'e bu sezon ilk defa farkı koruma oyunu oynama fırsatı verdi, o da bunu iyi değerlendirdi. Bitime 6 dakika kala skor 22-10 olana dek maçın gidişatı istediği gibiydi. Ancak karşı tarafta hücum potansiyeli çok yüksek bir takım olunca 2 touchdown'luk mesafe çok büyük bir iş değil, nitekim Buffalo önce Allen-Diggs ikilisinin yoktan var ettiği bir pozisyon ile sonrasında da interception üzeri gelen bir sayı ile farkı hızlı bir şekilde kapatıp öne geçmeyi başardı.

Skor 25-22 Buffalo lehine iken son drive'da beklenti birkaç iyi checkdown hücumu ile field goal range'e yaklaşmak idi ancak Mac Jones kendinden beklenmeyen bir şey yaptı ve Tom Brady vari bir game-winning drive oynadı. Bu drive muhtemelen kendi sezonunun da kurtarıcısı oldu, nitekim benche alınmanın ucunda geziyordu son haftalardaki performansının ışığında. Ligin en sınırlı hücumlarından birine sahip olup ligin en iyi takımlarından birini yenmek için ekstra birkaç faktörün aynı anda bir araya gelmesi gerek, bu maçta da Patriots adına bu oldu. Offensive line çok iyi bir performans göstererek (ilk devrede 15 drawback'te sadece 1 pressure) Mac'in completion rate'ini arttırmasına yardımcı oldu, WR'da Douglas, TE'de ise Brown hücum ekibindeki ekstra performans ortaya koyan isimlerdi. Zeke ve Bourne sezonun en iyi maçlarını oynadu, TE'deki ana ikili Gesicki-Henry ise son drive'da belirleyici isimlerdi, nitekim son touchdown'u da Gesicki yaptı.

Savunma tarafında ise Judon başta olmak üzere eksikler çok fazla idi ancak buna rağmen Josh Allen'e baskı açısından çok iyi bir iş çıkarıldı. Blitz odaklı savunma anlayışı uygulamada da iyi sonuçlar verince Allen'ın maça girmesi zorlaştı ve bu haliyle Patriots'ın işine çok yaradı. Buffalo'yu ilk 3 çeyrek boyunca oyunda tutan etken Cook'un ekstra performansıydı, o olmasa maçın daha erken kopması dahi mümkündü. Patriots sezon içerisinde kendine rekabetçi bir takım karakteri oturtmak istiyorsa bunu savunma üzerinden kurmalı ve bu maç da bunun en iyi kanıtlarından biri oldu. İlk çeyrek sonuçları her bir takım için kritik ancak Patriots için iki kat daha kritik, bu maçta olduğu gibi olumlu bir başlangıç sürenin geri kalanında skor üstünlüğüne istinaden bir kurgu oturtmaya olanak sağlarken, Cowboys ve Saints maçlarında olduğu gibi kötü başlangıçlar ise kadro kalitesi düşük olan bir ekip için maçı çevirmeyi imkansız hale getiriyor. Patriots adına sezonun geri kalanında da sonuç açısından belirleyici unsur ilk çeyrekler olacak gibi duruyor.

21 Ekim 2023 Cumartesi

Galatasaray Notları & Galatasaray: 2- Beşiktaş: 1

 

Maç önü beklentiler açısından son yılların favorisi en net derbilerinden biriydi muhtemelen Galatasaray - Beşiktaş. Ligde son 7 maçının hepsini kazanmış, Şampiyonlar Ligi'nde de yoluna namağlup yoluna devam eden Galatasaray ve karşısında hocasıyla yollarını yeni ayırmış, yaralarını sarmaya çalışan kongre arifesindeki Beşiktaş. Nitekim derbilerin bu tarz faktörleri sıfırlama gibi bir etkisi oluyor ve bu maç da bunun en iyi örneklerinden biri oldu. Galatasaray, maçın 60 dakikasını 10 kişi Beşiktaş'a karşı çok zorlandı, 70'de yediği golden sonra puan kaybıyla da yüz yüze geldi ve 3 puanı çok zor kurtarabildi. 

Galatasaray'ın skorları bir kenara bıraktığımızda oyun kalitesi olarak ŞL dahil olmak üzere son 6 maçında çok parlak bir görüntüsünün olmadığı aşikar. İçerdeki Ankaragücü maçının ilk yarısı buna istisna olsa gerek, ironik bir şekilde o devrede de gol çıkmamıştı. 9 maçta 8 galibiyet 1 beraberlik, en son buna benzer bir başlangıç 2017'de Tudor'un yönetiminde gelmişti. Ancak o takımda özellikle içerideki maçlarda rakibine net bir dominasyon sağlayabilen bir oyun vardı, bu takımda ise skorlar aksini söylese de buna benzer bir durumdan bahsetmek zor. Karşısında nispeten güçsüz ve yalpalayan bir Beşiktaş bulmuşken oyun açısından belli alışkanlıkları oturtma açısından önemli bir fırsattı bu derbi ancak yine son anda, bir miktar da şans eseri gelen bir penaltı üzerinden alınan 3 puanla yetinildi. 1-0 üzeri hemen gelen kırmızı kartın fişi çekmek için yeterli bir fişekleyici olması lazımdı ancak takım -belki kafalarda Bayern'in olmasının da etkisiyle- oyunu rölantiye almayı tercih etti ve bunun cezasını çekmekten son anda kurtuldu. Beşiktaş'ın hem 0-0'daki oyunu hem de 1-0 üzeri 10 kişi kalmışken verdiği reaksiyonu çok iyiydi, mevcut kadro ile yapabileceklerinin en iyisini yaptılar, bu noktada Burak Yılmaz'a da ayrı bir parantez açmakta fayda var, kendisinin hocalık kariyerinde ilerisi için referans verebileceği bir maç oldu kesinlikle.

Bireysel performanslar açısından bakıldığında ise elbette yine ilk bahsedilmesi gereken isim Icardi. Biri penaltıdan olmak üzere iki golle yine krizi çözen isim oldu, onun dışında Beşiktaş savunmasının geride çıkışlarında akıllı baskılar yaparak tehlikeler yarattı, ki Mert'in atıldığı kırmızı da buna benzer bir pozisyonda geldi. Abdülkerim-Davinson ikilisinin, yanlarında Boey ve önlerinde Torreira'nın istikrarlı performansı Galatasaray'ın bu tarz maçlarda daha büyük krizlere girmemesinin en önemli sebebi olsa gerek, oyun olarak sahada kötü bir Galatasaray olsa dahi bu dört ismin standardlarını bozmaması kurtarıcı oldu. Olumsuz tarafta ise öncelikli bahsedilmesi gereken isimler Zaha ve Angelino olsa gerek, Angelino'nun savunma zaafları alarm verici noktada, önümüzdeki Bayern maçında Kazımcan'ın sağ bek çıkmaması büyük sürpriz olur. Zaha ise topla buluşup teke tek kaldığı pozisyonlarda fizik gücü ve ayak kalitesi ile tehlikeler yaratabiliyor ama halen takımın hücum aksiyonlarına eklemlenebilmiş gözükmüyor, örneğin Kerem veya Icardi ile birlikte yarattıkları bir pozisyonla karşılaşmadık şu ana dek. 

7 Ekim 2023 Cumartesi

Galatasaray Notları & Antalyaspor: 0 - Galatasaray: 2

Galatasaray haliyle istim üstünde ve Antalya ligin en zor deplasmanlarından biri olsa dahi bu momentumun da etkisiyle beklenti -bunun skora dönüşümünden bağımsız olarak- Galatasaray'ın maçın ilk anlarından itibaren baskın bir oyun ortaya koyması yönünde idi. Nitekim Okan Buruk'un ilk 11 tercihleri ve Nuri Şahin'in doğrudan kapanma üzeri kontratak kovalama yerine gerçekten dersine çalışarak Galatasaray'ı bozacak noktaları bulup bunu uygulamaya da dökme yönünde hüneri ilk 45 dakikayı Galatasaray adına çok sıkıntılı kıldı. Okan Buruk United maçının ilk 11'inden 3 oyuncuyu değiştirmeyi tercih etti, Kaan-Tete-Angelino yerine Ndombele-Barış-Kazımcan sahada idi. Kaan'ın United maçına özel bir hamle olması sebebiyle Ndombele'nin ilk 11 çıkması anlaşılabilir ancak Tete ve Angelino'yu aynı anda kenara çekmek tartışılır bir karardı ve Galatasaray hücum üretkenliği açısından doğrudan bir personel eksikliği hissetti bu tercih yüzünden. Barış'ın ilk devredeki performansı, kendisinin çok ekstra bir durum olmadığı sürece ilk 11 opsiyonu yerine hamle oyuncusu rolünde konumlanmasının en doğru tercih olduğunu gösterdi. Kazımcan ise muhtemelen hem rutin bir rotasyon olarak hem de Antalya'nın ilerideki en etkili isimlerinden Jehezkel'in karşısında kalması için tercih edildi.

İkinci devre Tete-Barış değişikliği ile başladı ve bunun üretkenliğe etkileri anında hissedildi. Tete, ikinci devrenin ilk dakikalarında Icardi'ye çok uygun bir pozisyon hazırlayarak maçın o ana dek Galatasaray adına en ciddi pozisyonunu üretti, ardından da kendisinin aldırdığı bir kornerin üzerinden Sanchez'in golü geldi. 1-0'ın ardından oyunu tutma konusunda 75'e kadar başarılı bir görüntü vardı ancak 75-85 arası Antalya çok ciddi tehditler yarattı, bunlardan bir tanesi de Assombalonga'nın kaçırdığı 100%'lük gol pozisyonuydu. Fişi çeken gol ise 86'da Mertens'in servisi üzerinden yine Icardi'den geldi.

Galatasaray adına sezonun en iyi performanslarından biri değildi ancak Şampiyonlar Ligi deplasmanı dönüşünde Antalya deplasmanında net bir skorla galip gelindiğinde oyunu sorgulamak da pek doğru olmasa gerek. Normalde ŞL dönüşü ligde bir deplasman maçına denk gelirse bu maçlarda puan kaybı anlaşılabilir olarak kabul edilebilir ancak Fenerbahçe'nin mevcut ritmini de göz önünde bulundurduğumuzda bu sene şampiyonluk puanı çok yukarılara çıkacak gibi duruyor, dolayısıyla bu maçların kayıpsız geçilmesi çok değerli oyundan bağımsız olarak. Bireysel performanslar açısından da altı çizilmesi gereken isim Ndombele olsa gerek, Galatasaray formasıyla ilk defa ilk 11'de çıktığı maçta gayet başarılı bir performansı vardı. Kondisyon durumundan dolayı 63'te mecburi olarak kenara geldi ancak ilerisi için oldukça iyi sinyaller verdi, orta sahada Torreira-Ndombele ikilisinin oturması Galatasaray'ın hem lig hem Avrupa hedefleri açısından oldukça kritik olacak.