30 Ağustos 2011 Salı

Eurobasket Günlüğü #11 (Eurobasket A Grubu)

Büyük heyecan yarın başlıyor. İşte, milli takımımızın yarın başlayacak bu maratonda vereceği ilk ara olan 2 Eylül gününe kadar maç yapacağı takımların analizleri;

Portekiz- 31.8 - 17.45:  FIBA'nın turnuvayı 24 takıma çıkartma kararı olmasa Portekiz'in uzun yıllar boyunca Eurobasket'e katılma ihtimali yok denecek kadar azdı. Elemenin elemesinden bile son anda 2. olarak çıkan bir takımdan bahsediyoruz sonuçta. Açıkçası Portekiz Milli Takımı'nın hiçbir maçını izlemedim. Futbol takımından bahsetmiyorum, ki onları da çok sevmem, o ayrı konu. Sadece okuduklarımdan ve dinlediklerimden anladığım kadarıyla oynadıkları basketbol dış şut üzerine kurulu. Kaliteli ve takımda öne çıkan bir oyuncuları olmadığı için, yüzdelerinin iyi olmasını umut edip sürpriz galibiyet arayacaklar. Bosna Hersek'ten bir adım alt seviyede takım olduklarını söyleyebiliriz. Gerisini artık siz düşünün... İnşallah milliler yarın kaza yaşamadan, bol bol rotasyon yaparak rahat bir galibiyet alır.

Büyük Britanya- 1.9- 17.45: Turnuvanın 2.günü olan 1 Eylül'de oynayacağımız bu maç bana göre en kritik maç. Grubun 'ölüm maçı' olarak düşünülen Litvanya-Türkiye karşılaşmasında da nasıl oynayacağımız kesinlikle  bu mücadeleye bağlı. Ev sahipliği yapacakları 2012 Olimpiyat öncesinde Eurobasket'i önemli bir basamak olarak görüyor İngilizler. Kuşkusuz en önemli isimleri de Luol Deng. Aslen Sudanlı olan NBA oyuncusu Britanya'nın ne yapacağı konusunda belirleyici unsur olacak. Kadronun geri kalanına baktığınızda James Jones ismi göze çarpıyor, ama o James Jones, Miami'de arada bir sahneye çıkıp, üçlükleriyle can yakan James Jones değil, yanıltmasın.

Portekiz için dış atış üzerinden oynayan, Bosna Hersek'in bir adım altı dedik, Britanya ise atletizmine güveniyor, Fransa'nın bir adım altı.  Ben Gordon da gelseydi, her şey daha farklı olabilirdi ama şu anda 'ters gelebilme potansiyeline sahip' takımdan ötesi değiller.

Litvanya- 2.9 - 21.00: Litvanya'daki basketbol sevgisinini bizdeki futbol 'sevgisi' ile karşılaştırmak bile yeterli olmaz. Daha fazlası... Deplasmandaki turnuvalara yüzlerce kişilik kafilelere giden bir ülkeden bahsediyoruz. Basketbolu o kadar çok seviyorlar ve başarı gelmesini istiyorlar ki milli takımımızın aleyhine ayak oyunları yapmaktan da geri kalmıyorlar!

Şaka bir yana İstanbul'un yarısı kadar nüfusa sahip Litvanya çok güçlü bir basketbol milli takım kadrosu çıkarıyor. Ama onları başarıya götüren sebep kadroları değil, basketbol kültürü. Geçen yılki turnuvada tıpkı bizim gibi sadece ABD'ye karşı kaybederek tek mağlubiyetle kapadılar turnuvayı. Bizim onlardan bir sıra üstte olmamızın sebebi ise ABD ile karşılaşma zamanımızdı.

Litvanya'nın bizimle benzer yanları bu örnekle sınırlı değil. Kadro dağılımında tıpkı Türkiye'deki gibi dar kısa rotasyonu ve bunun 180 derece tersi, geniş uzun rotasyonu göze çarpıyor. Kafamızdaki en büyük soru işareti ise Jasikevicius'un takımı eskisi gibi yönetip yönetemeyeceği. Saras, Fenerbahçe forması altında pek de iyi sinyaller vermemişti bu konuda.

12 Dev Adam'ın bu maçta dikkat etmesi gereken tek şey: tempo. Oyun hızlandığında asıl performanslarını gösteriyorlar, bu durum basketbolu yaşayan seyircileriyle birleştiğinde ise ölümcül bir kombinasyon ortaya çıkıyor. Elbette ki 40 dk boyunca oyuna hükmedemeyiz ancak maç içerisinde sıkça yaptığımız iniş-çıkışları olabildiğince engellememiz gerekiyor.

Kubilay ARSLAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder