3 Eylül 2011 Cumartesi

Daha İşimiz Bitmedi



Belki de o da kadroda olsa özellikle savunmada direncimizin çok daha yüksek olacağı Kerem Gönlüm diyor ya Ntvspor jeneriğinde: 'Daha işimiz bitmedi. Daha, daha, işimiz bitmedi.' İşte milli takımın bu mağlubiyetten sonra böyle düşünmesi gerek.

Sporun gerçeği, sonuç odaklı düşünce, galibiyetten sonra' aslansın,kaplansın.' olurken mağlubiyetten sonra yerini çemkirmelere bırakabiliyor. Daha neleri iyi yaptık, nerede iyiyiz, nerede kötüyüz demeden ' Eskisi gibi değiliz.' 'Çabuk dağılıyoruz' denmeye başlanıyor. Hatta iyi gidişat sırasında dediklerini unutup bu maç sonrası 'Ben demiştim.' diyenler çıkarsa da şaşırmamak gerek.

Tabi bu dediklerim önemsiz şeyler, oyuncuların kafalarında, bu eleştiri seslerinin 'volume'unu kısıp oyunlarına konsantre olmaları önemli.

Maç öncesi sonuca etki edecek 10 etkeni belirlemiştim kendimce. Burada tek tek hepsini sıralamayacağım  ama en önemli gördüklerim; tempoyu kontrol altında tutmak, FT yüzdesini belirli bir seviye çıkarmak ve Ersan'ın performansıydı. Maç sonrasında bakıldığında evlerinde Litvanya'ya, atıp atıp coşmaya programlanmış bir takıma karşı, momentumu ne olursa olsun kaybetmedik. FT yüzdesi 76.5 gibi gayet iyi bir seviyedeydi. Ersan ise 20 sayıyla çok başarılı bir maç çıkardı. Uzun lafın kısası kötü değildik dünkü maçta.

Ancak altı çizilmesi gereken bazı noktalar yok değil. Bunlardan birincisi verdiğimiz ofansif ribaundlar. Box score'da 10-10 eşitlik var diyebilirsiniz ama maçın rakip takımın sahasında olması ve zaten hücum odaklı takımın daha fazla hücum yapma şansı yakalamasını es geçmeyelim. İkincisi halen sıkıntı yaşadığımız pick&roll savunması. Litvanya'ya karşı bu alanda gösterdiğimiz negatif performanstan sonra pick&roll'un babasını oynayan İspanya'ya karşı ne yapacağız bilmiyorum.

Bu oyunu iyi kullandıkları için onları baskılı kısa savunması ile yıpratmaya çalışmamız gerekiyordu, öyle de yaptık ama isim yanlıştı. Cenk Akyol hücumda bile istikrarsız bir oyuncuyken, ona Jasikevicius'u savunma görevi vermek çok yanlıştı. Saras'ın kötü performansı ise kesinlikle Cenk'in savunmasından değil kendisinden kaynaklanıyordu. Ama Kaukenas onu aratmadı.

Ve gelelim maç sonlarını oynayamama olayına... İşler aslında o kadar büyütüldüğü gibi değil. Kerem Tunçeri'nin yokluğunda, düzenlerde sıkıntı yaşandığını artık herkes biliyor. Son 5 dakikada onun oyunda olmaması ve Emir'in takıma bir yere kadar taşıyabilmesi yenilgideki en büyük etken. Burada suçlanabilecek tek isim var o da Hidayet. Takıma soğukkanlılıkla liderlik etmesi gerekiyordu, yapamadı.

Ama yukarıda bahsettiğim birkaç sıkıntıdan başka problem yok milli takımda. İstek, arzu hala üst seviyede. Oyuna giren herkes elinden geleni yapıyor. Emir-Enes ikilisinin ekstra performansları sevindirici. Diğer oyuncular da aşina olduğumuz oyunlarını sergiliyorlar.

Yarın rakip Polonya. Marcin Gortat yok ancak hafife alındıklarında can yakabileceklerini İspanya maçı ile kanıtladılar. Tıpkı Britanya maçındaki gibi erken gelebilecek darbe, hem moralimizi yükseltir, ondan da önemlisi kaza yaşamadan 2.tura kapağı atmamızı sağlar.

Son gün İspanya... En kritik nokta pota altı. Bugün yüzdemizin kötü olmasına rağmen (3/18) dış şutta ısrar etmememizin sonucunu gördük. Aynı durum İspanya karşısında tekrarlanırsa daha acımasız olurlar, benden söylemesi. Gasol kardeşler + Ibaka'nın yanına kenardan sertlik getiren Felipe Reyes de eklenince ölümcül bir boyalı alan tehtidine karşı hem hücumda hem savunmada ayakta kalmamız gerekiyor. Ve dün yaptığımız gibi maçtan bir saniye bile kopmamamız gerekiyor, çünkü karşımızda en küçük açıktan 10-0'lık seri yakalayabilecek bir takım olacak.

Kubilay ARSLAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder