15 Temmuz 2011 Cuma

Yeni Ad, Yeni Logo, Yeni Efes

Neymiş, adı birayı çağrıştırıyormuş, sanki Pilsen ibaresi gidince kimse bira içmeyecek. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun saçma sapan yasasıyla yıllardır süregelen geleneğini değiştirmek zorunda kaldı 'Anadolu' Efes. Logosu da değişti, yıllardır aşina olduğumuz logo gitti, yerine yenisi geldi. Tabi bunlar sadece sembolik değişimler. Geri kalan her şey aynı Efes için.

Yazı boyunca bu değişikliği yazmayacağım, merak etmeyin. Benim amacım bu yıl transfer dönemini hareketli geçiren Efes'in mevcut durumunu yazmak. Son yıllarda Efes için basketbolun birinci takımı olma geleneği kesintiye uğradı, şüphesiz. En büyük rakipleri FB Ülker'e karşı sadece bir final kazanabildiler. Bu yıl ise 1995 yılından itibaren sadece bir kez katılamadıkları (2007-2008) TBL Finali'ne 2.kez ulaşamadılar. Euroleague'de ise 2005-2006 sezonundan beri geçtim Final Four'u, Çeyrek Final bile göremediler. Mahmuti gitti, David Blatt geldi olmadı. Blatt gitti, Ergin Ataman geldi olmadı. Ataman gitti, Perasovic geldi yine olmadı. Çünkü belli bir yapı oluşturulmadı. Her yıl geniş bütçeyle yepyeni kadrolar kuruldu ancak o yılın sonunda dağılma yaşandı. Eski kadrolara şöyle bir baktım da , Mahmuti'nin koçluk yaptığı son yıl olan 2007 sezonundan beri takımda olan sadece 2 oyuncu var. Kerem Gönlüm ve Cenk Akyol. Bir de Efes'ten ayrılıp bu yıl tekrar dönen Ermal Kuqo. Bu gerçekten üzücü bir durum. Yabancılar deseniz, orada da bir istikrar yok.

Belki de bu duruma geniş bütçe sebep oluyor. Bu yıl Savanovic'e 1.5 milyon dolar bonservis ödendi. Peki bu parayı hak eden bir adam mı Savanovic? Hayır. Euroleague'de her takım bir oyuncuyla özdeşleşmiş durumda. Panathinaikos Diamantidis ile, Barcelona Navarro ile, Siena (biraz zorlama olacak ama) Stonerook ile vs. vs.
Efes'te her yıl böyle bir oyuncu arayışına giriyor ama başarısız oluyor. Misal Rakocevic... Tamam skorer oyuncu iyi hoş ama ama takımda ne kimya bıraktı ne bir şey! Rakocevic bizi kurtarsın diye verdiler topu eline, koç Perasovic de müdahele etmeyince olan oldu. İşte bu yüzden Efes transfer politikasını takım kurmaya yönelik oluşturmalı, all-star kadrosu kurmaya yönelik değil.

Bu yılki transferlere gelirsek... 'En büyük' transfer Sasha Vujacic. NBA'den gelen her oyuncu sonrasında aynı şeyleri yazmaya gerek yok, lock-out erken biterse olacaklar malum. Ancak işin ipini kaçırmadan (bkz.Beşiktaş) yapılırsa bu transferler zararı yok. Vujacic tutkuyla oynar, elinden geleni yapar, çok bir şey katar diyemem, en azından Rakocevic gibi olmaz.

Barac ve Batista ile geçen seneden farklı bir pota altıyla girecek sezona Efes. O bölgede Ermal, Kerem Gönlüm'ün olduğunu düşünürsek başka bir uzun transferi düşünmemek lazım, asıl transfer PG bölgesine gerekli, Ender'in yeri Doğuş Balbay ile dolduruldu ancak Doğuş'un oyunu gerçekten sınırlı. Savunma konusunda katkı verebilir ancak hücumu çok kötü. Geçen yılki saç baş yoldurtan Wisnievski'nin performansından inşallah ders çıkartılmıştır da bu yıl Kerem Tunçeri'ye alternatif olabilecek iyi bir guard alınır. Zaten Ufuk Sarıca da belirtmiş 'Şimdiki hedefimiz guard.' diye.

2011/2012 sezonu Anadolu Efes adına yeni bir başlangıç olacak. Umarız uzun yıllardır yakalanamayan istikrar yakalanır ve o eski Efes geri gelir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder